Koca Seyit Bilinmeyen Hikayesi..
Bu haber 04 Şubat 2023 - 12:28 'de eklendi ve 842 views kez görüntülendi.
-
-
1889 senesinde Balıkesir’in Havran ilçesine bağlı Manastır köyünde dünyaya gelen Seyit Ali Çabuk, 276 kilogram ağırlığındaki topu tek başına kaldırıp İngiliz gemisini denizin dibine indiren kahraman. İşte bilinmeyen hikayesi… 1889 senesinde Balıkesir’in Manastır köyünde dünyaya gelen Seyit Ali Çabuk, Yörük çocuğudur. 1909 senesinde askere çağrılır. 1912 senesinde Balkan Savaşı’na katılan Seyit Ali, 1914 senesinde Çanakkale’de topçu er olarak vazife almaya başlar. 18 Mart 1915 tarihinde düşman kuvvetleri Çanakkale Boğazı’nı geçmek amacıyla harekete geçer. Queen Elizabeth zırhlısının attığı top mermisi Mecidiye Tabyası’nı resmen yok eder. Kritik ciddiye sahip olan tabyada yalnızca bir komutan ve 2 er alır, erlerden birisi Seyit Ali’dir. (HABERİN DEVAMINI GÖRMEK İÇİN FOTOĞRAFA TIKLAYINIZ)
-
-
Ocean gemisi, Seyit Ali’nin tek başına taşıdığı tam 276 kiloluk mermi ile vurulur. İsabet alan Ocean gemisi bir vakit suda sürüklendikten sonra Nusret gemisi doğrultusundan döşenen mayınlara çarparak boğazın karanlık sularına gömülür. Seyit Ali’ye gösterdiği kahramanlıktan dolayı onbaşı rütbesi verilir aynı vakitte çift tayın ile mükafatlendirilir. Lakin Seyit Onbaşı, çift tayını boğazından geçmediği amacıyla istemez. 1918 senesinde Seyit Onbaşı’nın 9 senelik askerlik vazifiyeti sona erer ve terhis olur. Koca Seyit Bilinmeyen Hikayesi Köyünde onu herkes öldü bilmektedir. Çanakkale’den Havran’daki köyüne kadar 145 kilometreyi 13 günde yayan yürür. Geldiğinde evine giremez. Çünkü 9 senede belki karısı, tekrar evlenmiş olabilir. Akşamdan geldiği evini sabaha kadar göz hapsine alır. Sabah koyunları çıkarmaya gelen bir akrabası ile karşılaşır: “- Sen kimsin? – Ben, Seyit… Koca Seyit Bilinmeyen Hikayesi Köyünde onu herkes öldü bilmektedir. Çanakkale’den Havran’daki köyüne kadar 145 kilometreyi 13 günde yayan yürür. Geldiğinde evine giremez. Çünkü 9 senede belki karısı, tekrar evlenmiş olabilir. Akşamdan geldiği evini sabaha kadar göz hapsine alır. Sabah koyunları çıkarmaya gelen bir akrabası ile karşılaşır: “- Sen kimsin? – Ben, Seyit… – Biz seni öldü biliyoruz. – İşte sağ döndüm. Benim hanım evli mi? – Hayır evli değil. Bir çocuğun var içeride, çocuğu korkutursun. Bağırarak git, haberi olsun.”Kapıdan eşinin adını seslenir. 8 yaşında bir kız çocuğu kapıya gelir. -“Anne” diyor, “kapıda sakallı biri var korktum.” Annesi geliyor kapıya bakıyor ki, adamı. -“Korkma kızım o senin baban.” Ve 9 sene sonra kızıyla bu tür tanışıyor. O kız, sonradan nine olduğunda torunlarına, -“Baba deyip de bir müddet kucağına oturamazdım” der. * Koca seyit namı, Seyit Ali Çabuk tam adı. Çanakkale’de 276 kiloluk top mermisini tek başına sırtlayıp İngiliz zırhlısını vuran kahraman.1889’da Balıkesir’in Havran ilçesine bağlı bir orman köyü olan Manastır köyünde doğan Seyit Ali, Yörük çocuğudur. Mavi gözlü ve küçük tefektir. Gariban Anadolu köylüsü. Keçi güder arada kaçak odun kömürü yapar satar.1909’da askere gider. 1912’de Balkan Savaşı’na katılır. 1914’te Birinci Dünya Savaşı başlayınca Çanakkale cephesinde topçu eri olarak bulundu. 18 Mart1915’te Müttefik donanması Çanakkale Boğazı’nı geçmek amacıyla saldırıya geçti. Bu sırada Seyit Ali, Rumeli Mecidiye Tabyası’nda vazifelidir.(Savaşın en kritik anlarından birisinde Queen Elizabeth zırhlısından atılan bir top mermisi Mecidiye Tabyası’na isabet eder. Mecidiye Tabyası’nın pozisyonu çok kritiktir. Boğazdan geride bıraktığımız düşman harp gemilerini vurmak üzere oradadır. Ve amaç alınan tabyada geriye yalnızca iki er ve tabya komutanı kalmıştır. Bu erlerden bir tanesi Seyit Ali Çabuk’tur. Seyit, 276 kiloluk bir mermiyi, mataforası yani vinci sorunlu olan topçu bataryasına tek başına sırtlayarak yerleştirmeyi başarır. Ve Ocean gemisini dümen sisteminden vurmayı başarır. Ocean daha sonra sürüklenir ve Nusrat’ın döşediği mayınlardan birine çarparak batar.Bu başarısından dolayı onbaşı rütbesine yükseltilmiş bir de mükafat olarak çift tayın verilmiş. O da bir hafta sonra kursağından geçmeyince istememiş. Seyit Ali, 1909’da gittiği askerden, 1918’de onbaşı olarak döner. 1915’teki zaferden sonra 3 sene daha Çanakkale’de askerliğe devam eder.1918’de terhis olur. BİR TEK ATATÜRK HATIRLAR Koca seyit, harpten döndükten sonra burada köyünde kimseye harp ile alakalı bir şey anlatmaz. 9 senede yaşadıklarını kendisine saklar. Kolay değil, yaşanan olaylar, büyük travmalar yaratmıştır muhtemelen. 1929’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir açılış amacıyla Havran’a gelir. Açılıştan sonra Havran Nahiye Müdürü’ne der ki, “Burada bir Seyit Onbaşı olacaktı onu görmem lazım.”Ancak Havran Nahiye Müdürü, Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmez. “Buluruz tabii Paşam” deyip, Edremit askerlik şubesinden Seyit’i sordurur. Manastır köyünde bulunur. Şubeden 2 jandarma vazifelendirilip salınır. Sabah çıkan jandarmalar akşamüstü köye gelir. Kocaseyit, dağa kömüre gitmiştir. Jandarmalar evinin önünde akşama dek bekler. Akşam geç saatte evine gelen Seyit, jandarmayı görünce, kaçak kömür amacıyla geldiklerini sanır. Ama bozuntuya vermez. Askerlere “suçum ne ki” diye sorar. “Hayır, suçun yok biz seni bekliyoruz. Seni Paşa çağırıyor.” Seyit, sevinir. Gece yarısı vardıklarında nahiye müdürü, Seyit’i perişan vaziyette görünce, evvelce onu bir güzel yıkatır, berberde saç sakal traşı yaptırır. Sabah da elbisesini verir. Atatürk’ün yanına çıktığında, biraz sohbetten sonra Paşa ‘ne istersen, iste sen büyük kahramanlık yaptın’ der.Maaş bağlatılmasını öneri eder. Seyit Ali, “Hayır paşam” demiş, “biz vazifiyetimizi yaptık maaş amacıyla değil” der. Tek bir talebi olur Atatürk’ten, “Ben dağda kaçak odunla kömür imal ediyorum. Havran ve Edremit’te gece kaçak satıyorum. Senin emrinle o dağdaki ormancılar baltamı almasa. Rahat çalışsam, maaş da istemem” Atatürk, nahiye müdürüne talimat verir, Seyit’e dokunulmasın diye. Ancak iki sene sonra yeni gelen nahiye müdürü bu emri uygulamaz, Seyit’e pek rahat verilmez. Seyit Ali Onbaşı, bir vakit daha dağda odun kömürü yapar.Yaşlanmaya başlayınca zorlanır, Havran’da bir fabrikada hamallığa başlar. Seyit Ali Çabuk, 1939’da 50 yaşındayken, zatürreye yakalanır ve yaşamını yitirir. Köyünde mezara gömülür.